Anne cafe
Unutmuşum!
Sen değilsen de eski defterlerim şahittir içimde akıp duran küçük nehre.
Başımı nasıl da taşlara vurduğuma... Her bir kayada darmadağın olup damla damla kendimi bulup, nasıl aktığıma...
Binbir köpük, ses ve neşeyle şırıl şırıl günlerime inat ; bulanık, karanlık ve umutsuz birikintilerime...
Her halükarda toparlanıp o büyük, engin deryanin hayaliyle yeniden yola koyulusuma...
Yol kenarında açan her bir papatyanın, küçük beyaz kır çiçeklerinin beni nasıl heyecanlandırıp hayran bırakışına...
Ah o sabahlar! Binbir umut, binbir hayalle düşülen yollar!
Sonra yorgun , suskun ama bir o kadar mütevekkil dualarla örülü geceler.
Ne de çok özlüyorum sizi. Yastığıma başımı koyup halimi, hayalimi yine O'na savurduğum geceler...
Unutmuşum!
Nereye, nasıl, kime aktığımı, kim olduğumu...
Hadi küçük ırmak duyur yine sesini yüreğime, geceme , gündüzüme, duama, düşüme...
No comments:
Post a Comment